Bölüm 1: Mahvoldum
“Goblinler saldırıyor.”
“Ne yapıyorsunuz, tanklar ileri. Pozisyonlarınızı koruyun!”
“Anlaşıldı lider!”
“Oraya değil lan! Canavar yemi falan mı olmak istiyorsun?”
“H-Hayır, özür dilerim efendim!”
Resmen her yerde çığırışlar vardı. Önlerde duran yıpranmış kıyafetli avcılar vardı. Düşük seviye avcılar genelde böyle oluyor.
Onları izlerken bir anda “Haah.” diye iç geçirdim.
Çok sıkıcı ya, resmen sıkıntıdan delireceğim.
Burada ne işim var?
“Bay ölü çağıran, bakar mısınz?” diyerek birisi beni çağırdı.
“Efendim?”
Yanımda az önce insanlara bağıran lider vardı.
“Anlaştığımız üzere bize yardım eder misiniz lütfen?”
“Tabii, beni boşa kiralamadınız.”
Zor değildi.
Öndekilere göre bu zindan çok korkutucu olabilir ama benim için bir hiçti.
Tam bir ölü çağıran olmasam da…
Bunu başka zaman anlatırım ya. Elimde tuttuğum asamı kaldırdım.
Ödememi aldığım işi tamamlayalım.
Bir anda enerjim çekildi.
[Yetenek: Normal İskelet Çağrımı (E-Kademe) aktifleşti.]
[10 enerji kullanıldı.]
[Kemik kafa 1, çağrıldı.]
[Yetenek: Normal İskelet Çağrımı (E-Kademe) aktifleşti.]
[10 enerji kullanıldı.]
[Kemik kafa 2, çağrıldı.]
[Yetenek: Normal İskelet Çağrımı (E-Kademe) aktifleşti.]
[10 enerji kullanıldı.]
[Kemik kafa 3, çağrıldı.]
Çatırt
***
Kodeks Library
Çeviri- Hakai
Düzenleme- Epi
***
Kara sis ortadan kalktığı anda zindanda elinde silah tutan iskeletler belirmişti. Onlar goblinlere saldırırken avcılar korkmuştu. Resmen gözleri fal taşı gibi açılmıştı.
“Oha!”
“Bir ölü çağıran var!”
“Son zamanlarda ölü çağıranlar çok iyi ilerliyor ya. Hatta uyanış geçirdikten sonra sıralamacı olacakları garanti, bir de loncaya kapak atarlarsa tam olur.”
“Liderin o kadar şekli belli oldu. Neden böyle değerli bir adamı çağırdın ki?”
Az önce korkudan titreten avcıların içi neşeyle dolmuştu.
İşte bu “ölü çağıranlığın” elinde tuttuğu prestiji. Öyle herkes ölü çağıran olamıyor. 7.9 milyar insan arasında sadece bin kişi olduğu söylenir.
Ben kusurlu bir ölü çağıranım.
“Grrr!”
Önümdeki yeşil on tane canavar durmuştu. Ellerinde hançer vardı. Cüce gibi kısadılar.
Hadi şunların işini bitirelim.
“Hepsini öldürün bakalım canlarım.”
Çatırt!
Emrim üstüne iskeletler saldırıya geçti. Onlar ölümsüzdü. Ölümden korkmazlardı, koşarken kılıçlarını sallıyorlardı.
[Yeşil Goblin öldürüldü.]
[Yeşil Goblin öldürüldü.]
[Yeşil Goblin öldürüldü.]
…
Fışık, fışık!
Goblinler karşılık bile veremiyordu.
Şak!
Yer kan gölü olmuştu resmen.
“Kıskandım ya.” diyordu maceracılar.
“Bu çağrım işi onların temeli değil miydi ya? Neden sadece iskelet çağırıyor ki?
“E-kademe zindanları böyle geçer diye.”
“Haklısın ya… Feci kıskandım. İki iskelet çağırıyor ve bütün işi onlar yapıyor.”
Bu kıskançlığın sebebi normaldi, ne de olsa bu yetenekleri şansa elde ediyorduk.
10 yıl önce yirmi yaşına giren herkes bir özellik elde etmişti. Bu özellikler rastgeleydi. Bazıları demircilik gibi işler alırken bazı kişiler iyileştirme veya güçlendirme gibi özel yetenekler almıştı. Bazı insanlar ise değersiz özelliklere sahiptiler.
Peki ya gördüğüm en boktan özellik mi ne?
Galiba bok yiyici gibi bir şeydi.
Ne kadar bok yersen o kadar güçleniyordun da… Midem bulandı sallayın bence.
Neyse.
Şans işin içine girince böyle kıskançlıklar normal.
Zaten bu özellikleri veren hangi sikik onu da bilmiyorum.
Ancak o varlık sayesinde insanlık bu canavarlara karşı hayatta kalabildi. Belki de bu canavarlar onlar için çocuk oyuncağıydı.
“Krr!”
Böylece hepsi ölmüştü.
“Oha.”
“Harikaydı lan, iki dakikada çözdü işi.”
“Ben de büyücü veya çağırıcı olsaydım var ya etrafın anasını sikerdim.”
“Harbiden ya, canavarlarla dip dibe olunca geriliyor insan.”
Dilimi şıklattım.
Kıskanmasanız daha iyi.
Dışarıdan bakınca her şey güzeldi tabii, bir de gerçekleri bilseler. İşte o zaman bana acırlardı, neden mi?
Durum penceresi
Foşş
Durum penceresi dediğim anda önüme bir hologram gelmişti ve bana bilgilerimi söylüyordu.
[Avcı: Joo Donghoon]
[Birlik: Yok]
[Eşsiz Özellik: Lanetli Ölü Çağıran]
[Kademe: E]
[Etki]
– Ölü ruhları çağırabilen bir çağırıcısınız. Kötü ruhları ve zehiri kullanarak düşmanlarınızı baskılayabilirsiniz. Ancak lanetlisiniz.
– Sadece iskelet çağırabilirsiniz.
[Yetenekler]
[Normal İskelet Çağrımı (E-Kademe)]
Şansımı sikeyim.
Her baktığımda daha da sinirleniyorum. Bir ölü çağıran aslında lich gibi, dullahan gibi efsanevi varlıkları çağırabilir ancak…
– Sadece iskelet çağırabilirsiniz.
Ben anca kıytırık iskeletler çağırabiliyorum. D kademe ve üstü bir zindanda beni haşat ederler.
“…”
Aslında bu önümdeki adamlardan bile durumum daha kötüydü. Daha E kademe zindanları bile geçememişken benimle aynı anda maceralara atılan kişiler C kademe zindanlara gitmişlerdi.
“…”
Bu boktan durumu tek kelime ile açıklasam…
Sıçtım sıvadım derdim.
“Lider, işim bitti. Ben kaçar.”
Takımın lideri Kim Junseo’ya görüşürüz dedim ve dışarı çıktım.
Foşşş!
Yüzüme soğuk rüzgar çarptı.
“Haah.” diye iç geçirdim, soğuktan nefesim buhar gibi gözüküyordu.
Vergileri falan kesildikten sonra bugünün ödemesini ay sonu alacağım. Özelliğimdeki lanet yüzünden zaten çok iş alamıyorum. Bir şekilde ekmek parası çıkarmalıyım.
“Adaletine sokayım dünya.”
Ne kadar düşünürsem o kadar canım sıkılıyor. Ne günah işledim de bu cezayı çekiyorum?
“Buda, İsa, Allah, Exodia… Artık kim varsa, bana güç vereceksen neden böyle bir şey verdin ya”
Umutlanmıştım ulan ben.
“Keşke zanaatkar falan olsaydım.”
Zanaatkarlık işi bazen avcılıktan bile daha iyi olabiliyor. Hatta sadece destek olarak bile para kazanabiliyorsunuz.
Bir de bugün sadece 40.000 won* falan kazandım.
*Şu anki kura göre 1.018 TL
Her şeye rağmen avcılığı bırakamam.
Ben, bu işi yapmak istiyorum.
Bir avcı gücünü zindanda belli eder. Gerçeklerin farkında olsam da bırakmak istemiyorum. Bu hayata bir kere geliyoruz.
“Bugün güzel haberlerim var!”
“Nasıl haberlermiş?”
“Geçen sefer Ay Vadisi’ni temizleyen ‘Kara Efendi’ 3 yılda sıralamacı oldu! Kore 37 sıralamacı ile dünyada en çok sıralamacıya sahip 2. ülke artık!”
“Vay be, sıramalacılar en iyi 1000 avcılar değil miydi? Hani şu aylık yenilenen sıra var ya.”
“Aynen, Kara Efendi bu ay 950. oldu. Ancak bunun farklı bir anlamı daha var!”
“O ne peki?”
“İlk jenerasyon dışında onun dışında 3 yılda sıralamacı olan kimse yok!”
“En kısa sürede mi olmuş kısaca?”
“Aynen, ölü çağıranlık işte bu kadar mükemmel.”
“Vay be, ölü çağıranlar da hayatı yaşıyor!”
Bu laflarım aslında daha çok sinirimi belli ediyordu.
Kara Efendi.
Kendisi benim gibi bir ölü çağıran, özelliklerimizi aynı gün aldık. Ancak birimiz sıralamacı olmuşken diğerimiz E kademe olarak kaldık.
Ulan herifin Kara Efendi diye havalı adı var bizim de anca kıytırık adımız var. Lanetliyim diye de bu yapılmaz. Belki de içinizden “Sen ne bilirsin?” diye laf atıyor da olabilirsiniz ancak bu işin zorluklarını ve Kara Efendi’nin ne kadar çalıştığını biliyorum.
Aslında haklısınız da.
İçimde geçmeyen bir öfke, bir burukluk var. Esas bize her boku şansa veren o tanrılara sinirliyim!
Yine de boşluyor değilim, herkesten daha çok çalışıyorum.
Ben de sıralamacı olmak istiyorum.
Bunu insanlara desem “hasiktir oradan” diye tepkiler alırım.
“…”
Panoya baktıktan sonra orman yoluna koyuldum.
[Avcı: Joo Donghoon]
[Enerji: 100/100]
“Tamamdır.”
Enerjim de kendine geldiğine göre, size iskeletlerle nasıl zindan sikilir gösterelim bakalım.
_____________________________________________________
Serilerden anında haberdar olmak için discord sunucumuza girebilirsiniz!
_____________________________________________________