Bölüm 5- Şansı Buldun mu Bırakmayacaksın
Durum penceresi mi? Bunu galiba iskeletler için kullanacağım ama… Görürsem daha iyi anlarım. Hemen Kemicik 1’e baktım ve “Durum penceresi.” dedim.
[İsim: Kemik Kafa 1]
[Enerji: 100/100]
[Eşsiz Yetenek: Uyanmış İskelet]
[Kademe: D]
[Sınıf: Kılıç Ustası]
[Güç: 23] [Hüner: 19] [Dayanıklılık:20] [Büyü Gücü:10] [Teknik:21]
[Yetenekler]
– Düşük Seviye Kesiş (Sv.2)
“Hasiktir.”
Şaşkınlığımı saklayamadım. 3 yıldır ilk defa iskeletlerimin durumunu görüyordum. Resmen bir avcıya benziyorlardı. Normal avıclardan da pek bir farkı yoktu, çoğu noktada aynıydık. Hemen diğer dörtlüye de baktım.
[İsim: Kemik Kafa 2]
[Enerji: 100/100]
[Eşsiz Yetenek: Uyanmış İskelet]
[Kademe: D]
[Sınıf: Mızrak Ustası]
[Güç: 22] [Hüner: 20] [Dayanıklılık:19] [Büyü Gücü:11] [Teknik:20]
[Yetenekler]
– Düşük Seviye Saplama (Sv.2)
[İsim: Kemik Kafa 3]
[Enerji: 100/100]
[Eşsiz Yetenek: Uyanmış İskelet]
[Kademe: D]
[Sınıf: Okçu]
[Güç: 17] [Hüner: 23] [Dayanıklılık:17] [Büyü Gücü:10] [Teknik:24]
[Yetenekler]
– Düşük Seviye Hızlı Ok(Sv.2)
– Etraf Görüşü (Sv.2)
[İsim: Kemik Kafa 4]
[Enerji: 100/100]
[Eşsiz Yetenek: Uyanmış İskelet]
[Kademe: D]
[Sınıf: Kalkan Ustası]
[Güç: 10] [Hüner: 10] [Dayanıklılık: 11] [Büyü Gücü:10] [Teknik: 10]
[Yetenekler]
– Düşük Seviye Engelleme (Sv.1)
– Düşük Seviye Kışkırtma (Sv.1)
[İsim: Kemik Kafa 5]
[Enerji: 100/100]
[Eşsiz Yetenek: Uyanmış İskelet]
[Kademe: D]
[Sınıf: Büyücü]
[Güç: 10] [Hüner: 10] [Dayanıklılık: 10] [Büyü Gücü: 11] [Teknik: 10]
[Yetenekler]
– Alev Topu (Sv.1)
– Hava Kalkanı (Sv.1)
“Oha…”
Kemikcik 1-3 arası çalışmalardan dolayı yüksek değerlere sahipti. Ancak Kemikcik 4 ve 5 daha yeni silah aldıkları için temelde kalmışlardı.
Demek ki 3 yılım boşa değildi.
Artık çalışmalarımı gözlerimle görebiliyordum. Artık daha da motive olabilirdim. Artık onları daha fazla çalıştırmam gerek. Kalbim küt küt atıyordu. Diğer ölü çağıranlar gibi kendi ordumu yapabilecektim… A-Kademe veya S-Kademeleri bile geçebilirdim.
“Beyler.”
-Çıt?
Dinlendikten sonra bana baktılar. Bugün daha bir havalı duruyorlardı.
“Sizi çağırdım o kadar. Bir isteğim var.”
Utanmazca gülümsüyordum resmen. Zindana girmemize 6 gün kalmıştı.
“Benim için en güçlü iskeletler olur musunuz?”
-Çat çat!
Çok tatlı şekilde dişlerini takırdattılar. Galiba isteğimi kabul ettiler. Bu sırada çalışmaya geri döndük.
Zaman aktı geçti. Sadece iskeketlerimi çalıştıramaya odaklandım. Benim enerjim biterken onların da bitti. Bir yandan fiziksel çalışmayı da ihmal etmedim. Elimden geleni her şeyi yaptım.
Yedinci güne geldiğimizde Paju istasyonuna gittim, orada Kim Joonseo bize önderlik etti. Yanımda çantam, uyku tulumum ve acil durum yemeği vardı.
Ben taşıyıcıyım.
Ölü çağıran olarak taşıyıcı olmak için en uygun adam bendim. İskeketlerime ağır şeyleri taşıtabiliyordum.
“Katılan kişiler, lütfen buraya gelin!”
“Herkes zindan önüne gelsin, yakında gireceğiz!”
Geldiğimiz gibi Parang Loncası hepimizi sıraya soktu. Paju istasyonu, zindana çok yakındı. 200 metre falan yürümüşdür yani. Önümüzde doğal şekilde kara aura salan bir zindan vardı.
“Gerildim ya…”
“Yüksek kademe galiba bu…”
Paralı askerler kendi aralarında konuşmaya başlamıştı bile.
“Delik ne kadar kara olursa zorluğu da o kadar fazla oluyor.”
“Ama bu sefer yanımızda Paranglar var, bir şey olmaz ki.”
“Umarım hemen biter de eve gider içkimi gömerim…”
“Ben de istiyorum!”
Hepsi Kim Joonseo gibiydi, yanlarında büyük bir lonca var götleri rahattı. Ama benim için durum farklıydı.
Bok güvendeyiz.
***
Kodeks Library
Çeviri- Hakai
***
Bu dünyada bir sürü zindan var ve bir sürü kaybolan avcı var. Bu kişiler ‘sıralamacı’ olmak adına kendilerini feda eden kişiler. Zindanlar herkes için tehlikeli.
Peki beni deli mi sikti, ne diye buraya giriyorum? Ben de bunun farkında olarak önüme gelen şansı değerlendirdim. Taşıyıcı olsam bile diğerlerinden farklı düşünüyordum.
“…”
Asamı sıkarak bekledim. Bir anda kulaklarımda başka birisinin nefesini hissettim.
“Asayı tutan bey, bakar mısınız?”
Donakaldım. Titredim resmen, içim ürperdi. Bu kişinin nereden geldiğini görmedim. Üstüne…
“?..”
Baskıyı geçtim, etrafta kimseler de yoktu. Sadece kafamda genç bir kadının sesi vardı.
“Çok ilginç, enerjine bakarsak sen en az D-Kademe birisin. Ancak elinde hem E-Kademe simgesi var hem de taşıyıcısın. Kimsin sen?”
“…”
Elimdeki simgeye baktım. D-Kademe olsam bile daha güncellememiştim. Asıl önemlisi…
“Asıl siz kimsiniz?
Karşımdaki kişinin A-Kademe veya üstü biri olduğunu biliyordum. Bu dünyada kendi baskısını kontrol edebilen avcılara dikkat etmek gerekiyor. Bir kişi böyle katliam yapsa kimse izini bulamaz. Bundan dolayı olabildiğinde kibar konuştum.
“İlk ben sordum. Neden buraya gücünü saklayarak geldin?”
“?..”
Durumu yanlış anladı. Daha geçen hafta uyanış geçirdim ve çalışmakla uğraşıyordum. Üstüne bu kadın nasıl yeteneklerimi anladı? Büyük loncalar böyle galiba. Durumu tam anlayamadım ve biraz adaletsizlik olduğunu düşündüm.
Parang zaten bir sürü yüksek kademeli adama sahipti, benim kademem onların neyineydi ki? Aklım karıışmış gibi dururken o ses yine konuştu.
“Çok şüphelisin, yoksa bir ajan mısın?”
“Ne?..”
Ajan mı?
“Parang’ın bilgi ağını hafife mi aldın? Seni anlamayacağımızı falan mı sandın?”
-Foşş
Sesin sahibi önümde belirdi. Normal bir görünümü vardı. Savaş için deri kıyafeti vardı, elinde suikast hançeri vardı ve saçları siyahtı. Asıl önemlisi…
Şaka falan mı yapıyorlar?
Beline bağlı ve parlayan şeyi görünce şaşkına döndüm. Altın bir simge! Her avcının hayali, S-Kademe ve üstüne verilen simgeydi o!
Yani…
Sonunda bu sesin kimin olduğunu anladım. Kendisi sıralamacılardan olan Kara Kraliçe olarak bilinen Gi Soyul. Giparang’ın kardeşi olarak da tanınır. Üstüne öyle yetenekli biri ki asla düşmanın olmasını istemezsin.
-Tir tir
Vücudum titriyordu resmen. Korkudan değil de daha çok sıralamacı ile tanışmaktan gelen heyecandan.
“Sıralamacı hanım, bir yanlış anlaşılma var.”
Ne kadar hayran kalsam da hemen durumu düzeltmem gerek. İnsanlar şaşırmış şekilde bakıyor, o zaman sesini sadece ben duydum.
“Ben bir ajan değilim. Zaten D-Kademe biriyim. Parang gibi büyük bir loncaya ajan olarak benim gibi gereksiz birini mi sokarlar?
“Pfft.”
Gi Soyul bir anda gülmeye başladı.
“Biraz seninle uğraşayım dedim ama ilginç bir tepki verdin.”
“Ne?..”
Anlamıyorum. Neden benim gibi birisiyle uğraştı ki? Yoksa şüphelerini mi gidermek istedi? İskeletleri çalıştırmak aslında her sıralamacının ilgisini çeker. Kalbim deli gibi çarpıyordu. Sıralamacının ilgisini çekmek öyle kolay bir iş değildi. Şakadan dolayı üzülmeye gerek yok.
Zaten gülüşünden de başka amacı olmadığı belliydi.
“Kabalık ettiysem kusuruma bakma. Biraz ilginç geldin de.” derken başını eğdi.
“Nasıl yani?”
“E-Kademe simgen var ancak 5 tane üst D-Kademe varlığa efendilik ediyorsun. Bu kadarı bile ilgimi çeker.”
-Fır fır
Tek eliyle çenesini kaşırken konuşmaya devam etti.
“Şüphelenmem normal yani. Büyük bir loncayız sonuçta.
“Ah…”
Karşı çıkamazdım yani. Belki de simgemi güncellemem gerek. Asıl önemlisi… Sadece aurama bakarak mı gücümü anladı?
Aramızdaki farkı anlayınca resmen içime bir titreme geldi. Bunu fark eden Gi Soyul gülümsedi.
“Abim ikinci takıma keşif için yardım etmemi istedi. Bundan dolayı bir taşıyıcı arıyordum. Hem şüpheli hem de ilginç göründün gözüme.”
“Keşif mi?”
Keşif ekibi, ana ekip girmeden önce alanı hazırlayan kişilerdir. Önceden giren takımları da anladım, onların asıl amacı keşifmiş. Şimdi her şey daha açık oldu.
“Ne dersin?”
Gi Soyul bana baktı, resmen bakışları ile ruhumun içine bakıyordu.
“Ajan şüphesini kaldırmak için bana katılmak ister misin? Tehlikeli olacak ama en yetenekli taşıyıcı da sensin. Öyle korkudan kaçacak adam gibi de durmuyorsun.”
“Cidden mi?”
“Evet, ben herkesi on metre öteden tanırım. Üstüne alacağın ücretin de iki katını veririm.”
Bir sıralamacı ile keşife çıkacağım ve iki kat ödeme alacağım… Yani 20 kat ödeme! Bu şansı siksen kaçırmam. Hatta para vermeseler bile girerdim.
Hemen onayladım. Bu şans öyle kaçacak bir şans değildi.
_____________________________________________________
Serilerden anında haberdar olmak için discord sunucumuza girebilirsiniz!
_____________________________________________________