Switch Mode

Delilik Vahşet ve Güç Bölüm 56

Kanlı Ceset Vadisi (2)

Yer-Gök Birliği.

 

Ana binaya giden yolda yürüyen iki kişi vardı. Bunlardan birisi Mükemmeller Kralı Son Yun, diğeri ise Taoist Jo Euigong’tu. Taoist sinirli gibiydi.

 

“Yardımcı lidere onu öğrencim yaptığımı söylemem lazımdı.”

 

Ancak Son Yun aynı şeyi düşünmüyordu.

 

“Söylesen de hiçbir şey değişmezdi.”

 

“Niye?”

 

“Lider daha önce hiç fikrini değiştirdi mi?”

 

“…”

 

Bu laflara karşı Taoist ağzını bile açamadı. Son Yun’un dediği gibi, lideri bir görev veriyorsa o görev ya yapılır ya da ceza alınırdı. Kısaca boşa uğraş olurdu.

 

Tam da işe yarar birisini bulmuştum.”

 

Lanetli yönergeyi okuyan ilk kişi o olmuştu. Bir sürü kişi onu okurken can vermişti. Üstüne yüzlerce yıldır ortalıkta olmayan Ay Bölüğü’nün tekniklerini bile öğrenmişti ancak kendisi vadiye yollanıyordu. Lider ne derse desin bu saçma bir karardı. O vadiye gidenlerin yarısından fazlası ölüyor.

 

Vadinin adı boşuna Kanlı Ceset Vadisi değil.

 

“Vadi efendisinden rapor istemem lazım. Öyle birini kaybedemem.”

 

Son Yun, heyecanla Jo Euigong’a bakmıştı. Bu adam sevmediği insanlar için asla konuşmazdı. Kendisi de çok farklı düşünmüyordu. O çocuğu bir şekilde saflarına çekerseler çok işe yarardı. Peki ya neden en kötü seçim olan vadiye yollanmıştı ki?

 

“Yoksa?..”

 

Mükemmeller Kralı’nın gözleri fal taşı gibi açıldı.

 

Cidden öyle olabilir miydi ki?

 

Amaçları onu sınamak mı?”

 

***

 

Kodeks Library
Çeviri- Hakai

 

***

 

Kanlı Ceset Vadisi

 

“İki saatiniz var. Buna benzeyen demir topları etrafa dağıttık. Bulamayan kişiler burada ölecek.”

 

-Mırıldanmalar

 

Bu sözlere karşın çocuklar ne yapacağını bilememişti. Bir sınavın ortasındaydılar. Kırmızılı bandanalı savaşçıların elindeki meşaleler dışında vadinin içini göremiyorlardı. Bu karanlıkta nasıl bulacaklarını asla anlamadılar. Resmen samanda iplik aramak gibiydi. O sırada on yedi yaşlarında gibi duran bir çocuk öne adım attı.

 

“İki demir top için insanları öldürmek fazla değil mi? Biz buraya adal olarak gelmedik mi?”

 

“İstemiyor musun?”

 

İblis maskeli adam sordu. Çocuk bir an donakaldı ama konuşmaya devam etti.

 

“Aday elemesinin bir eşya olması çok saç-”

 

-Bam! Güm!

 

“Ağh!”

 

Konuşmasını bitiremeden çocuk orada son nefesini vermişti.”

 

“!!!”

 

Yanında bulunanlar yaşadığı şaşkınlığı saklayamadı. Çocuğun alnının ortasında bir demir top vardı, ölüm nedeni bu top olmuştu. Çocukların şaşkınlığı üzerine iblis maskeli adam konuştu.

 

“Soru soran ya da pes edenler böyle ölecek.”

 

Bir anda herkes sustu. Kimse yaşama şansını kaybetmek istemiyordu.

 

“Deli orospu çocukları.”

 

Mok Yucheon sessizce küfür etti. Zaten emir saçmaydı ama böyle ölmek saçmalar saçmasıydı. Buraya ailesi için gelmişti. Ama saçmalıklarla uğraşacağını beklemiyordu.

 

“İç Ki’mi baskılamış olmasaydılar…”

 

İç görüşünü engellenmemiş olsaydı işi daha kolay olurdu. Ancak iç enerjisi mühürlendiği için zor yol ile bu işi halletmeliydi. Tam bunları düşünürken iblis maskeli adam konuştu.

 

“Bu arada etrafta çok demir top yok, bence acele edin.”

 

“?!”

 

Yeterli demir top yok mu? Herkes şaşkına dönmüştü. Aralarında bazılarının her şekilde öleceğini anlamışlardı.

 

“Bu ışık söndüğü an 2 saat bitmiş olacak, ışığı yakın.”

 

İblis maskeli adamın emri üstüne kızıl bandanalı birisi büyük bir ışık yaktı.

 

-Foşşş

 

Ne yapacağını bilemeyen çocuklar vadiye doğru koştu. Sekiz yüz kişi bir anda vadiye atlamıştı. Herkesin Ki kanalları mühürlendiği için teknik kullanamıyordu. En azından herkes eşitti.

 

“Hay böyle işe!

 

Mok Yucheon hemen Mok Gyeongwoon’a baktı ancak diğer çocukların arasına karışmasının daha mantıklı olduğunu düşündü.

 

-Şıp şıp!

 

Başka bir yol düşünemiyordu. O demir topu herkesten önce bulmalıydı. Yoksa ölecekti. Mok Yucheon vadiye girdi ve aşağıya baktı.

 

Cidden mi?..”

 

Burada nasıl demir topu bulacağını bilmiyordu. Çok karanlıktı. Bir su birikintisi olduğunu görüyordu ancak suyun içinde ne var görevmiyordu. Gözleriyle bulması imkansızdı.

 

-Pa-pa-pa-pa-pak!

 

“Nerede ya bu?”

 

“Ahhh!”

 

Çocukların sinirli sesleri duyulabiliyordu. Onlar da suyun içini göremiyordu ve çakıllar arasında demir top arıyorlardı. Sonuç olarak…

 

“Ağh!”

 

“E-Elim…”

 

Hepsi yaralanıyordu. Bazıları tırnaklarını bile kırmışlardı. Ellerini iç enerji ile koruyabilseler başlarına hiçbir şey gelmezdi.

 

-Foş!

 

Mok Yucheon da kendisini yaralamıştı. Ama başka bir yolu da yoktu. Ellerini kullanmalıydı. Ya bir saat içinde bulamazsa ne olacaktı?

 

-Güm güm!

 

Gerilmişti ve kalbi deli gibi atıyordu. Daha önce hiç böyle bir şey hissetmemişti. Sonrasında kafasını kaldırdı ve yüzü garip bir şekil aldı.

 

“Bu herif ne yapıyor?”

 

Herkes suyun içini arıyordu. Ancak Mok Gyeongwoon hepsini izliyordu. Sanki bu durum onu hiç alakadar etmiyordu.

 

“Deli herif işte.”

 

Vadiye gelmeme amacı neydi? Orada ne yapıyordu? Ölmek mi istiyordu?

 

Mok Yucheon bunları düşündü ancak hemen dikkatini geri topladı. Kardeşi olsa bile demir topu bulmadıkları anda öleceklerdi.

 

-Pa-pa-pa-pak!

 

Herkes suyun için araştırırken yavaştan ışık da azalıyordu. 2 saat neredeyse dolmuştu. Çok az zamanları kalmıştı. İşte tam o sıra…

 

“Yeter.”

 

Bu sözü duyan savaşçıların hepsi meşalelerini suya atmıştı, böylece az olan ışıklarını da kaybetmişlerdi. Birbirlerinin yüzünü bile göremedikleri bir ortam oluşmuştu.

 

“Sikeyim!”

 

“Nasıl bulacağız biz bunu?”

 

Herkes şikayet etmeye başlamıştı. Yine de ellerini asla çıkarmıyorlardı. Çünkü hepsi ölmekten korkuyordu.

 

“Vadi efendisi, bu sefer yarısından fazlası öelcek galiba.”

 

İblis maskeli adamın yanındaki orta yaşlı bir savaşçı konuştu. Böyle düşünüyorlardı çünkü daha kimse topu bulamamıştı. Eski gruplarda en azından 1-2 kişi buluyor oluyordu ancak şu anda işler farklıydı.

 

“Bu sefer mallar kalitesiz çıktı.”

 

Vadi Efendisi diye bilinen iblis maskeli adam durumu onayladı. Tarihlerinde hiç böyle bir olay yaşanmamıştı. Çoktan birkaç kişinin bulup diğerlerini germesi gerekiyordu. Bu sınav aslında beş hislerini ve hayatta kalma hislerini geliştirmeleri için vardı. Elenen kişiler zaten yaşamayı hak etmeyenler oluyorlardı.

 

“Özel Alem Geçidi, Mor Katliam Vadisi ve İblis Alevi Salonu çok yetenekli çocuklar gönderdiğini söylemişlerdi ama hayal kırıklığına uğradım.”

 

Tam bunları söylerken bekledikleri şey olmuştu.

 

Buldum!”

 

Bu gruptan birisi demir topu bulmuştu. 18 yaşında bir çocuktu ve eli resmen kan içinde kalmıştı. Ancak mutluluktan gülüyordu. Diğerleri kıskançlığını saklayamadı. Zamanın az kaldığının farkına vardıklarında ise suya daha hızlı şekilde daldılar.

 

-Şap şap!

 

“Huff huff…”

 

Yorulmuş olsa bile çocuk sudan çıkıp karaya yürümeye başlamıştı.

 

Başardım be.”

 

Çok şanslıydı. Hem hayatta kalmıştı hem de topu ilk bulan olmuştu. Böylece onu seveceklerdi. Cidden çok mutlu hissediyordu.

 

-Şap şap!

 

Arkasından bir ses duydu. Arkasına baktığında başka bir çocuğu gördü.

 

Ver onu bana!”

 

Resmen hedefi belliydi. Sudan çıkmadan önce topu almak istiyordu. Böyle deliler hep oluyordu.

 

Hay!”

 

Çocuk yorgun olsa bile delicesine koşmaya devam etti. Ancak sudan çıkmış olsa da arkasındaki çocuk asla pes etmedi.

 

Seni bir yakalayayım var ya eşek sudan gelinceye kadar döveceğim!”

 

-Pa-pa-pa-pak!

 

Arkasındaki çocuk hem büyük hem de hızlıydı. Aralarını bu kadar kapatmasını beklemiyordu. Yakalandığı an bu işten kaçamayacağını anladı. Çocuk elinden geldiğince hızlı şekilde koşmaya başladı.

 

Ancak…

 

“?!”

 

Ne? Ne ara önüne birisi geçti? Yoksa vadiye girmeyen bir çocuk mu vardı?

 

Tam bu sırada çocuk yönünü değiştirdi.

 

-Pak!

 

Ancak önündeki çocuk resmen ışık hızıyla ona doğru geliyordu. Yolunu değiştiremeden yakalanmıştı.

 

“Şerefsiz!”

 

İç enerjisi mühürlüyken nasıl bu kadar hızlı oluyordu? Resmen etrafı sıkıştırılmıştı. Önü ve arkası düşmanla doluydu. Çocuk o sırada beklenmedik bir şey yaptı.

 

“Öylece verir miyim sandınız lan?”

 

Demir topu ağzının içine attı ve onu yuttu. Bu durumu gören arkadaki çocuk sinirlendi ve bağırdı.

 

Orospu çocuğu!”

 

İsteseler de artık demir topu alamayacaklardı. Çocuk gülümsedi.

 

Ancak…

 

“Çok sıkıntılı bir herifsin.”

 

-Pak!

 

“He?”

 

Çocuğun kafasını iki el tutmuştu. Ve…

 

-Çat!

 

Boynu çevirilmişti. Boynu kırılan çocuk bağıramadan oracıkta can vermişti.

 

“?!”

 

Arkasından gelen çocuk şaşkınlığını gizleyemedi. Ne kadar demir topu istese de kimseyi öldürmeyi düşünmemişti. Ama tam gözü önünde o çocuğun cansız bedeni vardı. Asıl şaşırtıcı durum ölmesi değildi.

 

-Cart!

 

“!!!!”

 

Çocuğu öldürmesini geçmişti, önündeki kişi çocuğun boğazını da parçalıyordu. Elini çoktan boğazından içeri sokmuştu.

 

-Şak!

 

Yuttuğu demir topu böylece almıştı.

 

-Şıp şıp!

 

Her yer kan olmuştu.

 

“D-Delilik bu…”

 

Çocuk resmen konuşamıyordu.

 

Nasıl biri lan bu?

 

Çocuk şaşkına döndüğü anda güzeller güzeli olan çocuk, hayır, Mok Gyeongwoon kafasını çevirdi ve konuştu.

 

Ne o sen mi istiyordun*”

 

-Pat!

 

Diğer çocuk deli gibi kafasını salladı. Sadece göz göze gelmişlerdi ama resmen bacaklarının bağının çözülmüştü.

_____________________________________________________

Serilerden anında haberdar olmak için discord sunucumuza girebilirsiniz!
_____________________________________________________

Delilik Vahşet ve Güç

Delilik Vahşet ve Güç

Myst, Might, Mayhem
Puan 7.4
Durum: Ongoing Yazar: Yayınlanma Tarihi: 2021 Ana Dili: Korece
Delilik Vahşet ve Güç,  (Myst, Might, Mayhem):Katliamcı Tırpan İblisi Jeong, başkalarını öldürmekten keyif alıyor. Tıpkı Mok Kılıç Malikanesi’nin üçüncü genç efendisi Mok Gyeongwoon gibi..“Eğer benim gibi davranır ve benim hayatımı yaşarsan bu hapishaneden çıkmana izin veririm.”“Bana gerçekten bu şansı verecek misin?”Üçüncü genç efendiyi öldür ve onun gibi davranarak hayatını yaşa. Sahte Mok Gyeongwoon bu hayattan kurtulabilecek mi?Seri katilimiz, Büyük Mok Kılıç Malikanesi’nin üçüncü genç efendisi olarak yeni hayatına başlar.

Yorumlar

Ayarlar

Karanlık Modda çalışmaz.
Sıfırla